İklim Yasaları, Fıtrat ve Şirk Tehlikesi Ali Çiftel Yazdı 05 Temmuz 2025, 09:07
İklim Yasaları, Fıtrat ve Şirk Tehlikesi
Ali Çiftel Yazdı
Son yıllarda dünyanın dört bir yanında “iklim krizi” bahanesiyle çeşitli yasalar çıkarılıyor. TBMM’de bu yasayı çıkaranlardan biri oldu. Fosil yakıtların yasaklanması, et tüketiminin azaltılması, tarım alanlarının kısıtlanması, hatta insan sayısının düşürülmesi gibi politikalar konuşuluyor. Bu yasaların çoğu dini ve fıtri sınırları hiçe sayan, tehlikeli uygulamalardır.
Bazı çevreci politikalar, insanı yeryüzünün efendisi gibi gösterirken, Allah’ın yarattığı düzene müdahale etmeyi meşru sayıyor. Oysa bu anlayışın temeli, şirke ve sapmaya kadar uzanır. Gelin, bu konuyu Kur’an ayetleri ışığında ele alalım ve doğaya, hayvana ve insana verilen gerçek zararları görelim.
1️⃣ Yaratma ve Düzenleme Yetkisi Sadece Allah’a Aittir
“Yaratmak da emretmek de O'na aittir.”
(A’râf Suresi, 54)
Allah, iklimi de, doğayı da, insanı da belli bir ölçü ve dengeyle yaratmıştır. Bu dengeyi kurmak ve korumak yalnız O’na aittir.
Ancak bugün bazı insanlar, “iklimi biz kontrol edebiliriz”, “doğayı biz şekillendiririz” diyerek Allah’ın hükmüne ortak olma iddiasında bulunuyor.
Örnek: Yapay yağmur üretme, bulut tohumlama, iklim mühendisliği gibi girişimler, doğanın dengesine müdahaledir. Bu tür uygulamalar sonucu bazı bölgelerde kuraklık artarken, bazı yerlerde ani sel felaketleri yaşanıyor. İklimle oynamak, doğayı düzeltmek değil, fıtratı bozmak demektir.
2️⃣ Allah’ın Dengelerini Bozamaya çalışanlar Zalimdir
“O (Allah), her şeyi bir ölçüye göre yaratmıştır.” (Kamer, 49)
Hayvanlara Zararları:
- “Metan gazı salıyor” bahanesiyle büyükbaş hayvancılık azaltılıyor. Avrupa’da çiftçiler bu yüzden hayvanlarını kesmek zorunda kalıyor.
- Hayvancılığın azalması, doğal gübre üretiminin de bitmesine, toprağın fakirleşmesine yol açıyor.
- “Böcek proteini” veya “laboratuvar eti” gibi dayatmalar, hayvan fıtratını da insan fıtratını da aşağılıyor.
Doğaya Zararları:
- Rüzgar tribünleri ve güneş panelleri, kuşların göç yollarını bozuyor, ormanlık alanları keserek kuruluyor.
- “Yeşil enerji” için maden aramaları artıyor. Lityum, kobalt gibi maddeler için doğa katlediliyor.
- Tarım arazileri “karbon salımı yüksek” bahanesiyle sınırlandırılıyor, yerel tohumlar ve doğal üretim yok ediliyor.
İnsanlara Zararları:
- Et ve doğal gıdaların pahalanmasıyla sağlıklı beslenme artık zenginlere özgü hale geliyor.
- “Karbon vergisi” gibi uygulamalar, fakir halkın yaşamını daha da zorlaştırıyor.
- Küresel planlarda insan nüfusunu azaltmak için doğrudan veya dolaylı olarak kısırlık, aile karşıtlığı, gıda kısıtlaması gibi uygulamalar teşvik ediliyor.
Bütün bunlar, doğayı koruma adına yapılıyor gibi görünse de, aslında insana, hayvana ve tabiata zarar veriyor.
3️⃣ Şirk, Affedilmeyen En Büyük Günahtır
“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz...”
(Nisa, 48)
Bugünkü küresel iklim politikaları, “Tanrı biziz, dünyayı biz yönetiriz” anlayışıyla hareket ediyor. Allah’ın takdirini hiçe sayan bu zihniyet, açıkça şirk kokmaktadır.
Örnek: “2030 yılına kadar dünyayı kurtaracağız” gibi ifadeler, Allah’ı dışlayan bir özgüvendir. İnsan, acizdir. Ancak Allah isterse bir yaprak bile kıpırdar.
4️⃣ Helali Haram Kılmak Kimsenin Hakkı Değildir
“Allah’ın size helal kıldığı şeyleri haram saymayın.”
(Maide, 87)
Bugün iklim bahanesiyle:
- Et yemeyi, süt içmeyi zararlı göstermek,
- Tarım alanlarını yasaklamak,
- Hayvancılığı yok etmek,
➡️ Bunların hepsi Allah’ın helal kıldığı nimetlere karşı bir isyandır.
İnsan bu çizgiyi geçtiğinde, Allah’ın sınırlarını da çiğnemiş olur.
Net Sonuç:
Doğayı korumak gerekir.
Ama bu, Allah’ın hükmünü yok sayarak değil!
Fıtratı zorlayarak değil!
İnsanı, hayvanı ve doğayı yapay sistemlere mahkum ederek hiç değil!
Bugün çevreci gibi görünen birçok yasa ve küresel proje, aslında:
- İnsanı açlığa ve bağımlılığa sürüklüyor,
- Hayvanları yok ediyor,
- Toprağı ve tohumu zehirliyor,
- İnancı ve fıtratı tehdit ediyor.
Bu yüzden Müslümanlar olarak uyanık olmalı, ölçümüzü Kur’an ve sünnetten almalıyız.
Doğayı değil, doğayı Yaratan’ı merkeze almalıyız.
Allah’ın dengesine teslim olmalı, ona karşı değil, onunla birlikte yaşamalıyız.
Unutmayalım:
Allah’ı devre dışı bırakan her sistem batıldır.
Doğaya tapan değil, doğayı emanet bilen bir anlayış hak yoldur.